Osmanlıca veya Şeytanın Yeryüzündeki Gölgesi

Osmanlıca veya Şeytanın Yeryüzündeki Gölgesi Edip Yüksel 8 Kasım 2014 “Osmanlı Devleti’nin seçkin yöneticileri kendi iktidarlarını sürdürebilmek ve bu bağlamda bir karmaşa yaşamamak için “düşünen insanı” yaratma  potansiyeline sahip matbaadan uzak durmayı yeğlemişlerdir… İstanbul’da ilk Türk basımevinin ürünlerini vermeye başladığı 1730’lu yıllara gelinceye kadar geçen 300 yıl içinde Batı’da 1, 5 milyon kitaptan 1, 4 …

Continue reading ‘Osmanlıca veya Şeytanın Yeryüzündeki Gölgesi’ »

İmam Hatip Liseleri

Önce itiraf edeyim. Ben bir İmam Hatip mezunuyum. Tayyip Erdoğan ve Numan Kurtulmuş ile birlikte aynı yıllarda aynı İmam Hatip Lisesinde okuduk. (Ahmed Davudoğlu ile Boğaziçi Üniversitesinde yollarımız kesişti.) Ama ben Sünni imamlar yetiştiren fabrikaların bir imalat hatasıyım.

Turist KaraPara ve Beton

Bir ülke ekonomisi için en önemli olan sektör, bilimsel araştırmaları ve icatları yapacak, kaliteli insan kaynakları üretecek bilim adamı üretecek EĞİTİM SİSTEMİ… Türkiye’de kıtlığı olan bir madde bu! Ufak bir kargaşada turist kaçar, uluslararası siyasette değişiklik kara parayı sıfırlar, ihracat olmayınca beton binalar dökülmeye başlar; ama iyi eğitim görmüş milyonlarca bilim adamı, araştırmacı, mühendis ve mucit, bir ülkenin kalkınması için gerekli her şeyi üretebilir. Daha kaliteli siyasetçiler, daha adil ve özgür bir sistem dahil.

Bir Kahretme Uzmanının İtirafları

Bir Kahretme Uzmanının İtirafları Kahrolsun diye diye Kahroluyoruz!   Edip Yüksel 14 Ağustos 2013 www.19.org 8:53 “Zira, bir topluluk kendilerini değiştirmedikçe, ALLAH onlara verdiği nimetleri değiştirecek değildir. ALLAH İşitendir, Bilendir.” 10:23 “Onları kurtarınca da yeryüzünde haksız yere taşkınlık yapmaya başlarlar. Ey insanlar, taşkınlığınız kendinize karşıdır. Dünya hayatının geçici zevkine düşkünsünüz; hâlbuki dönüşünüz bizedir ve yapmış …

Continue reading ‘Bir Kahretme Uzmanının İtirafları’ »

Mısır üzerine Twitler

Amerika, milyonların yarı aç yaşadığı Mısır’a niye her yıl 1,3 MİLYAR dolar ASKERİ yardım yapıyor? İsrail’e karşı mı yoksa halkına karşı mı? Mısır ordusu bir destan daha yazmış! İsrail karşısında tavşan ama silahsız halka karşı aslan kesilen darbeci ordu hala “şanlı ordu” mu?

17 Yalan Haber Yalanı

Önce habervaktim.com gazetesinde gördüm. Sonra Ahmet Altan’ın da paylaştığı bir twitter aynı haberin TimeTurk.com sitesinde de verildiğini görünce ilgimi çekti. Ahmet Altan dürüst bir yazar. Bir yandan iktidarın otoriter ve şiddet yanlısı tavrını eleştirirken diğer yandan da protestocuları şiddet kullanmamaya davet eden mutedil bir tavır sergiledi. Bu objektif ve adil duruşun bir tezahürü olarak bu haberi tweeter hesabı yoluyla paylaştığına inanıyorum. Maalesef Hitlerin Goebbels’i aratmayacak propaganda taktikleri kullanılıyor.

Camide Ayakkabı ve

@Arif_Ergin
@edipyuksel camide kısıldık yaralılar var 112 cevap vermiyo…!!! pic.twitter.com/iXYGmj9BKz
@yelegenemre-
@Arif_Ergin @edipyuksel orası ibadethana oraya ayakkabıyla girilmez aptallar
‏@edipyuksel
@yelegenemre @Arif_Ergin İnsanların güvenliği ve hayatı söz konusu iken sen ayakkabıları ve taşları mı düşünüyorsun Yunus? Müslüman mısın?
‏@yelegenemre
@edipyuksel @Arif_Ergin hiç bir müslüman canını vereceğini bilse bile ayakkabıyla girmez camiye
@edipyuksel
@yelegenemre @Arif_Ergin Onlar müslüman değil, onlar salaklaşmış mukallit veya mürit. Kuran insan hayatı için domuz etine bile izin verir.

Metin Yüksel ve Tayyip Erdoğan

17 yaşında Fatih Akıncılar derneğinin başkanı olan Metin’i üç yıl içinde Türkiye’deki İslamcı gençliğin efsanevi lideri yapan işte onun adalet ve özgürlük aşkı idi. İdealindeki adil ve özgür ortamı gerçekleştirmek için beynini, yüreğini, sesini ve bileğini tüm azmiyle kullandı ve nihayet dünyadaki tüm varlığıyla bu gerçeğe şahit oldu. Mehmet Ali Tekin, Mehmet Şahin gibi Metin’in hala yaşayan dava arkadaşları Metin ile Tayyip arasındaki bu farkı çok iyi bilirler.

Akit Gazetesine Tekzip!

Kısacası, gazeteniz ve haberi yazan Sinan Yavuzoğlu şu konularda hakkımda iftira atmış ve yalan haber uydurmuştur.

Edip Yüksel 21 Aralık günü Şirince’de değildi ve hiçbir vakit Şirince’yi ziyaret etmemiştir.
Edip Yüksel 21 Aralık günü Sevan Nişanyan ile beraber değildi ve Sevan ile şu ana kadar yüzyüze görüşmemiştir.
Edip Yüksel 21 Aralık günü Sevan Nişanyan ile şarap içmedi ve hayatında hiç alkollü içki kullanmamıştır.
Edip Yüksel 1 Temmuz 1986 tarihinden beri hiçbir vakit İslam’a saldırmamıştır ve tartışmanın amacı Sevan’ın İslam’a yönelik eleştirilerine ve saldırılarına karşı İslam’ı savunmaktır.
Hal böyle iken üç gün içinde bu mektubu bir tekzip olarak Akit Gazetesinin ilk sayfasında altı sütun üzerine şu başlıkla yayımlamanızı bekliyorum:

“Edip Yüksel Hakkında 25 Aralıkta Yayımladığımız Haber Yalan ve İftira idi”

Şam’ın Şekeri

Şam’ın Şekeri Edip Yüksel 15 Ekim 2012 www.19.org   A.G.K: T.C.’nin Suriye’ye girmesine karşı çıkıyordun. Bunun sebebi savaş kötüdür. Evet bu çok anlamlı bir gerekçe. Peki ya ama oradaki ölenlerin cani can değil de patlıcan mı? Suriye’ye girilmesini istemeyen bir kaç önemli gruptan birisi PKK taraftarlarıyla diğeri ise çok saf insani amaçlı aptal hümanistler olarak …

Continue reading ‘Şam’ın Şekeri’ »

Bu Çocuk Hürriyet’in Haber Müdürü Olsun

Evet bu dört büyük yalanı milyonlarca kişiye yutturan Şeyhmuz Kino (ismi de sahte olmasın?) bence ödül almaya hak kazanıyor. Hürriyet Gazetesinin veya Doğan Haber Ajansının haber kalite müdürü olarak atanmalı… Anti-virüs programcıları, şirketler veya hükümetler nasıl ki “hacker” diye bilinen illegal programcıları işe alıyorlarsa…

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın! Ama Nasıl?

Evangelist Hristiyanlarin islama ve müslümanlara karşı kanlı ve propagandalı haçlı seferleri başlattığı bir zamanda Ayasofya’nın tekrar klise’ye çevrilmesi hem adaletin ve Kuran’in gereğini yerine getirmektir; hem de propaganda savaşında bir kazanım olacaktır. Bu yüzden, Kuran’in mesajına inanan arkadaşları “Zincirlerin Kırılsın, Ayasofya Asıl Sahiplerine Verilsin” kampanyasını başlatmaya çağırıyorum. Yanlış mı anlaşılacağız. Bugün yanlış anlaşılma riskine girmeyenler yanlışları değiştiremezler.

Kuran’a İhanet Eden ama Mushaf’a Tapan Kalabalıklar

Quran’ı inkar eden, ona ve daha doğrusu ona ihanet eden Sünni ve Şii mukallitlere olan tepkilerini Mushaf’ı yakma suretiyle ifade eden böylesi inkarcılara nasıl tepki göstereceğimizi Quran’ın kendisi bizi bildirirken, Quran’a saygı göstermeden Quran adına gürültü koparmayı anlayamıyorum. Bak: 4:140; 10:99; 18:29; 88:21-22. Allah bu dünyada, şeytana, müşriklere, ateistlere ve münafıklara seçme ve inanma özgürlüğü vermiş… Bize fiziksel olarak saldırmadıkları ve çocuklarımızı rahatsız etmedikleri sürece bu özgürlüğe mani olamayız, olmamalıyız. Aksi takdirde işte böyle olur. Haçlı Hristiyanlar, Kızgın Ateistler, Emperyalistler kendilerini Müslüman sanan Sünnileri ve Şiileri provoke etmek için bir Mushafı veya Mushaf diye niteledikleri herhangi kalınca bir kitabı alıp yakarlar. Sadece bir düğmeye basarak yüzbinlerce kişiyi boğalar gibi çıldırtabilirler, sokaklara dökebilirler, ülkelerde kaos çıkarabilirler, katliamlara yol açabilirler.

Hakkı’nın Saçmalamaya Hakkı Yok mu?

Kısacası, Hakk’ın bize gönderdiği Mesaj’a göre, Hakkı adındaki adamın saçmalamaya ve cehennemi seçmeye hakkı vardır; Hakkı’yı bu hakkından mahrum etmek despotluktur, istikbardır. Müslümanlar hem Hakkı’nın hem de onu susturmak isteyen falancacı veya filancacı mukallitlerin inanç ve ifade özgürlüğünü savunurlar ama ne Hakkı’nın ne de hurafeci mukallitlerin karşıtlarını sansür etmeye hakkı yoktur.