Yılın Beyin Yamyamı Ödülü

Başlıktaki linke tıklamadan önce lütfen resmin altındaki açıklamayı okuyunuz: Yılın Beyin Yamyamı Ödülü için Oy Veriniz 5 Mayıs 2014 Aşağıda isimlerini gördüğünüz adaylardan ALTI tanesine oy verebiliyorsunuz. Çoktan seçmeli bir tek soru var.  İnşallah 19 Mayıs’ta sona erecek. Ödüllü bir yarışma. Ödülün niteliği inşallah 19 Mayıs’ta ilan edilecek. Unutmayın: Cevap olarak seçeneklerden maksimum 6 tanesini seçebiliyorsunuz. 🙂 Türkiye’de halkı …

Continue reading ‘Yılın Beyin Yamyamı Ödülü’ »

Rainbow Escelator

Patent için başvurusunu yaptığım çeşitli bina tasarımları ve yerleşim birimleri ile iş merkezleri arasındaki ulaşımın Rainbow Escalator yoluyla yapılmasını öngören bir projedir bu. Ulaşımı ekonomik, hızlı ve çevreyle barışık bir biçimde gerçekleştiren, trafik ve park sorunlarını devrimci bir yöntemle çözümleyen bir paradigma… Yaklaşık 37-38 yıl önce aklıma gelen, ve hala patenti alınmayan bir buluş… Yandaki fotoğraf sadece bir siteyi temsil ediyor. Bu hexagon siteyi, Rainbow Escalator ile çevrilmiş 6 hexagon site çevreliyor. Grafik animasyonda insan yüzü görünmeyecek ama yarı küçük figürler halinde yayaların çizimi ve animasyonu tercih edilir. Detayları başvuruları aldıktan sonra seçtiğimiz kişiyle/firmayla konuşuruz.

114 Hareketi Başlıyor

İnşallah Ocak ayının ilk iki haftasını Türkiye’de ve üçüncü haftasını da Almanya’da konferans, sohbet ve tartışmalar ile geçireceğim. Programımdan ve sohbetlerden haberdar edilmek istiyorsan, çalışmalarımıza katılmak ve yaşadığın bölgedeki muvahhid arkadaşlarla tanışmak istiyorsan şu formu doldur:

Youtube kanalımdaki videolar üzerine

Youtube kanalımdaki videoları: Yüzümdeki meymenete, babamın sızlayan kemiklerine, bir milyarı aşan kelle sayısına, arkamdaki saçma sapan bayraklara, bazılarının kulağına Ermenice gelen Kürtçe-Türkçe-Arpaça-Farsça-İnglizce karışımı aksanıma, üzerimdeki gömleğin rengine ve biçimine, arada bir giydiğim kazağın üstündeki gökkuşağına, içtiğim çayın vergisine ve kimyasına, veya gizlice verdiğim “illümünati” işaretlerine …. kafayı takmadan izleyebilir misiniz? 🙂

Kelimeyi bul kitabı al (1)

Cevabınızı lütfen yarışmanın bitiş tarihine kadar kimseyle paylaşmayın. Aşağıdaki sayfaya gidip sayfadaki PAROLA kelimeyi oradaki EMAİL adresine gönderen ilk 19 kişiye bir kitabımı hediye edeceğim. Aşağıdaki ipuçlarının cevabını bulmak için Hazre-i Google’ye istediğiniz kadar danışabilirsiniz:

Felsefe Köyü

Felsefe, Philo + Sophi (Sevgi + Hikmet), yani Hikmet Sevgisi, Gerçeği Arama veya Gerçeği Bulmak için Sorgulama Sevgisi demek.
Gazali’nin felsefeyi eleştiren felsefesi yani “yamyam felsefe” ile yetişenler Sophizm’i Philosophy ile karıştırıyorlar. Sofistler para için her şeyi savunan avukatlardı. Türkiye’de halkın çoğunluğu, hatta üniversite mezunu dindar gençlerin çoğunluğu, mantık hataları ile malul iddialarını milli veya dini hormonlar katarak halka yutturabilen, gerçeği örterek veya çarpıtarak yanlış ve haksız tezleri savunan sofistleri, cerbeze ustalarını felsefecilerden ayıramamaktadırlar…
Sokrates, Plato, Aristo, Aquinas, İbni Sina, Ibni Rüşd, Descartes, Berkley, Kant, Hume, Leibnitz, gibi nice felsefecinin tartışmalarını incelemeden, onları dudak bükerek reddeden bir adamı içi bal dolu bir fıçıya don-atlet daldırdıktan sonra bir ormanın ortasına eşek arılarına ziyafet olarak bırakmayı öneriyorum 🙂 Ne dersiniz? Ateistlerin büyük çoğunluğu da mezhep ve tarikat müritleri gibi mukallit… Yahu ne yapacağız bu sevimli mukallit kardeşlerimizi? Bence acilen halka açık bir felsefe okulu açmalıyız… Hastane kadar önemli bir hizmet… Şehir dışında olmalı… Oraya gelen en az bir günü geçirmeli orada. Tercihen hafta sonunu… Tulumuyla ve battaniyesiyle gelmeliler… Zaten bir gün orada derslere katılan bir mukallit, eğer beyninde fizyolojik bir problem yoksa bir daha kolay kolay mukallit olamaz. En azından hayatının geri kalan kısmını ipten saptan kopmuş biri olarak şaşkın şaşkın dolaşır.
Hani mürit ve mukallit olarak bir sahtekârın ve firavuncuğun cemaatına veya tarikatına kölelik yaparak onları güçlendirmez. Dahası şaşkın olduğunun farkına varması bile çok önemli bir adımdır. Zira, her şeyi bilmediğinin, hele epistemoloji ve metafizikle ilgili konularda şaşkın olduğunun farkında olmak önemli bir bilgidir. Dogmatik bir fanatiğin yanlışını görmesi ve yeni bir şey öğrenme şansı yoktur ama belli bir konunun cahili ve şaşkını olduğunu bilen bir agnostiğin günün birinde pusula arama, bulma ve kullanma şansı vardır.

Facebook Arkadaşlarıma bir Newroz Açıklaması

Arkadaşlar, yazarlık, profesörlük ve hukuk danışmanlığı, eşime yardım için evi süpürme, bulaşık yıkama, yemek pişirme, çocuk yetiştirme işlerimin arasında, her yıl 10 binden fazla email’e, Youtube ve Facebook mesajına cevap perakende yazıyorum. Biricik Efendimin bana 1 Temmuz 1986’da bağışladığı nimetin şükrünün bir edası olarak… Muhataplarım arasında genelde ayırım yapmadan kelimeleri ve cümleleri bazen ışıldak, bazen pusula, bazen mikroskop, bazen teleskop, bazen ayna, bazen fısıltı, bazen haykırış, bazen Zülfikar, bazen kalkan ve bazen de roket gibi kullandım. Her türlü insanla ve insan geçinen hayvanla tartıştım; özel ve genel sorularına, eleştiri veya sataşmalarına cevap yetiştirmeye çalıştım. Makale ve kitaplarımı okumadan insafsızca saldıran ve aynı soruları papağan gibi sorup duranlara bıkmadan cevap vermeye çalıştım. Muhtemelen uluslararası üne sahip hiçbir bir yazarın, hiçbir hareket liderinin ve profesörün beceremediği veya “tenezzül etmediği” sokaklara indim, ara sokaklarda ve bataklıklarda tartıştım ve kendimi her türlü hakarete ve iftiraya maruz bıraktım. Bundan şikayetçi değilim ve bundan vazgeçmiş de değilim. Zira hiçbir vakit fildişi kulelerde yaşamamaya söz verdim.

1. Teoloji Sempozyumu Üzerine

Ateistler ve monoteistler tarih boyunca en çok zulme uğrayan azınlıklardır. Rasyonel bir monoteist olarak ateistlerin düşünce ve ifade özgürlüklerini, başkalarına zarar vermemek koşuluyla istedikleri gibi yaşama özgürlüklerini savunmayı bir insanlık görevi biliyorum. Dahası, ateistler, kitlelere Allah ve peygamberler adına uyduruk ve felaketli hikayeler ve iftiralar satan din tüccarlarından çok daha dürüsttürler ve gerçeğe ve hatta fıtratımızda olan islam (barışçılık) prensiplerine çok daha yakındırlar.

ODTÜ 1. Teoloji Sempozyumu Üzerine

ODTÜ 1. Teoloji Sempozyumu Üzerine Edip Yüksel 1 Şubat 2013 www.19.org     Şubat 15-17, 2013 tarihleri arasında ODTÜ Felsefe Külübü, Düşünbil ve Libido Dergileri tarafından organize edilen Teoloji Sempozyumuna hem konuşmacı hem de tartışmacı olarak katılacağım inşallah. (Program yazının altında) Gençlik yıllarımdan beri binlerce ateistle ve dindarla tartıştım. Yaş, makam ve mevki farkı gözetmeden… 1980 darbesi …

Continue reading ‘ODTÜ 1. Teoloji Sempozyumu Üzerine’ »

Edip Yüksel’in Avrupa Parlamentosundaki Konuşması

Bir katliam, savaş veya bir insan hakları ihlali kendi içinde münferit bir hadise değildir. Bunlar, bizlerin seçtiği çok daha büyük bir sistemin, bir ideolojinin ve yaşam tarzının parçalarıdırlar. Tüm bu parçalar, kadınlara nasıl davrandığımız, fakire hangi gözle baktığımız, hayvanlara nasıl muamele ettiğimiz, çalışıp değer üreten insanı, dünyayı, ailemizi ve insanlığı nasıl değerlendirdiğimizle birebir ilişkilidir, bağıntılıdır. Bir katliam, savaş veya bir insan hakları ihlali, yaşam tarzımızın bir tezahürüdür, kendi oluşturduğumuz ve bizi çevreleyen sistemin, değerler dizisinin/kendi paradigmamızın nihai bir ürünüdür.

Avrupa’da 10 Gün (1-10 Temmuz, 2012)

1-10 Harizan 2012 tarihleri arasında Belçika, Hollanda, İngiltere ve Almanya’yı kapsayan söyleşi, konferans, tartışma ve toplantıların listesi.