“Tanrı’nın Doğum Günü” adlı Kitap Üzerine

Share

“Tanri’nin Doğum Günü”

Edip Yüksel
10-18 Mart 2009
www.19.org

Tanrının doğum günü

 

ENGİN UYSAL: Merhaba Edip, Burak Özdemir’in “Tanrı’nın Doğum Günü” isimli kitabını okuma fırsatı bulabildin mi?

EDİP: Merhaba Engin. Hayır okumadım… Kitabın başlığı Allah’a karşı saygısız bir ifade içeriyor. Başlığına rağmen, birkaç kişinin yorumuna bakarak ilk başta olumlu bir tepkim oldu; ancak sonradan pek iyi şeyler işitmedim… Kitabı okumadım… Maalesef bu tür kitaplara ayıracak pek sabrım ve vaktim yok. Yazarıyla çok kısa bir haberleşmem oldu.. O kadar… Sizin izleniminizi, değerlendirmenizi öğrenmek isterim. Selam,

ENGİN: Merhaba Edip. Öncelikle yazarın uslubuyla ilgili birkaç birşey söyleyeyim. Kullanılan dil kitaba, sanki İngilizce yazılmışda sonradan Türkçe’ye çevrilmiş gibi bir hava veriyor. Kapak düzenindeki 1 ve 0’lardan oluşan süslemeler, sürüm numarasının v1.0.2b gibi bilgisayar programlarına benzetilmiş olması ve diyaloglarınMSN messenger üzerinden aktarılıyor oluşu hedef kitle üzerinde bariz ipuçları veriyor. Facebook çocuklarının da din üzerinde değişik şeyler duymaya ihtiyaçları var diye düşünmüş Burak sanırım.

Kitabın ana teması; büyük bir reklam şirketinde yaratıcı müdür olarak çalışan birinin bir dergiye verdiği röportajda, ne kadar iyi bir reklamcı olduğunu anlatmak amacıyla sarfettiği “bana Tanrı’yı getirin, onu yeniden bir numara yapayım” demeci üzerine Tanrı’nın bu arkadaştan randevu istemesi ve imajını düzeltmesi için ricada bulunması üzerine kurulu. Şimdiye kadar sadece 300 küsur sayfasını okuyabildim ve anladığım kadarıylaMSNüzerinden Tanrı’yla yapılan bir sohbetten ibaret. Sonunda ne olacak bilemiyorum.

Seni ilgilendirebilecek kısımları:

  • 19 mucizesine, Kuran’daki iki ayeti yanlışlaması nedeniyle olumsuz bakıyor.
  • Reenkarnasyon’un gerçekliğine Kuran’dan deliller getirerek akılcı vurgular yapıyor.
  • Kuran’daki felsefeyle Karma felsefesinin benzerliklerini ve örtüştüklerini anlatıyor.
  • Yaratılış amacının Ruh’un tekamül etmesi olduğunu, bununda 1000 senede gerçekleştirilebileceğini, 1000 senenin birden çok ömürle doldurulduğunu söylüyor ve bu teze Kuran’dan akılcı göndermeler yapıyor. Nuh’un yaşının 1000 seneden 50 eksik olması, yada bizim 1 gün olarak algıladığımız zamanın aslında 1000 sene olması ile ilgili ayetlere sık göndermeler var.
  • Cennet ve cehennemin olmadığını, bahsi geçen olguların kişilerin psikolojik durumları ile ilgili ceza ve ödüller olduğunu savunuyor ve bununla ilgili fena çıkarımlarıda yok değil.

Genel olarak klasik-geleneksel dinciler için oldukça patavatsız bir kitap, onların alerjilerine tavan yaptırabilir. Ancak senin hoşgörü ile okuyacağını düşünüyorum.

Kitapta hoşuma giden noktalar:

  • Tanrı’nın sonsuz sevgisine sadece soyut kavramlarla değil, somutlaştırarak vurgular yapması, o kısımları okudukça en azından benim içimde garip bir mutluluk hissi uyandırıyor. Sanırım bu, ne yaparsa yapsın babası tarafından sevildiğini her zaman hisseden bir çocuğun sevincine benziyor.
  • İnanmamız istenilen şeye eleştiri ve sorgu sürecinden geçmeden inanmamızın saçmalık olduğunu defalarca örnekleriyle açıklaması.
  • En sık sorulan sorulara daha önce hiç duymadığım cevaplar veriyor olması ve bu cevapların en azından üzerinde düşünülmeyi hak eden ustalıkla veriliyor olması.

Liste daha uzar ancak seni sıkmamak için kısa kesiyorum. Sana okuyup okumadığını sormamın amacı şuydu. Senin kitaplarını okumadan önce ülkemin felsefeye ihtiyacı olduğu iyi biliyordum ve bu ihtiyacın dini literatür tarafından aksak bir şekilde karşılandığının farkındaydım. Senin kitabını okuduğumda ilk defa felsefeden anlayan, aynı zamanda din hakkında mantıktan imana giden bir yol çizen ve herşeyden önemlisi yaşayan, kanlı canlı, cesur bir adam görmüştüm. Burak’ın bu kitabını okuyunca sezgilerim bana ikinizin cesaretleri arasında büyük benzerlikler olduğunu söyledi. İkinizin beyinlerinin çatışmasından çıkan kıvılcımlarla büyük bir ateş oluşabileceğini düşünüyorum. Belki de kitabı okuyup kendisine internet ortamında bir tartışma tavsiye etmeyi düşünebilirsin ve böylece benim gibiler de zevkten dört köşe olarak sizin tartışmalarınızı takip eder. Ama böyle işlere zamanının olmayışını da anlayışla karşıladığımı şimdiden söylemek istiyorum.

Kendine iyi bak, Engin

EDİP: Burak’a gönderdiğim cevabımı paylaşacağım.

Merhaba Burak: Kitabınla ilgili olarak bazı arkadaşlarımdan karışık yorumlar alıyorum… Beğenenler ve beğenmeyenler… Engin adlı arkadaşın sorusu üzerine Tanrı’nın Doğum Günü başlıklı kitabınızı okumadığımı ve bana özetlemesini rica ettim. Engin’in aşağıdaki yorumlu özetini aldım ve seninle paylaşmak istedim…

Kişisel spekülasyonlarını, yorum ve iddialarını Tanrı’nın ağzından yazdırmakla hata ettiğine inanıyorum. Tabi ki onları vahiy yoluyla aldığını iddia ediyorsan başka. O zaman senin o temel iddianı tartışırız.

Eğer Engin arkadaşın önerdiği gibi kitabındaki tezlerini benimle tartışmak istersen ilk başta sadece ikimizin katılacağı birkaç seanslık bir Internet tartışması başlatabiliriz…

Not: Bu emaili, daha önce kitabınla ilgili olarak bana email yazan ardadaşlardan birkaç tanesiyle paylaşıyorum.

Selam ve sevgilerimle, Edip

YEŞİM CANSU:

Tanrı’nın Doğumgünü, Burak Özdemir.

Diyaloglar halinde kaleme alınan bu kitapta güya Tanrı Dona ve yazar chatleşiyorlar. Dona’nın “Tanrı” olması okuyucuda psikolojik bir baskı yaratıyor ve bilinç altında tüm söylediklerini doğru ve tartışılamaz kılıyor.

****

Kötülerin (İblis’in bile) iyilere hizmet eden gizli kahramanlar haline getirilişi

Düalite/Polarite prensibini kullanarak her şeyin çift yaratıldığından yola çıkarak “şeytan”ın kötülüğünü dünyevi bir yanılsama olarak gösterme

İblis- şeytan kavramları konusunda okuyucunun kafasını bulanıklaştırma

Allah’ın her yerde” olduğundan yola çıkarak ve bunu çarpıtarak özünde Tanrı ve insanın bir bütün olduğunu iddia etme (panteizm-pananteizmi empoze etme)

Allah’ın tekamüle ihtiyacı varmış iftirasını atma

Sayfa 69-70

Dona: Şeytana gelince… Elbette şımartmadım onu. O şımarmayacak kadar olgun bir ruhtu.

Ben: Tanrı şeytandan övgü ile bahsediyor! Hayretten ölmek üzereyim. Şeytan olgun bir ruh muydu? Şeytan senin ve dolayısıyla insanların düşmanı değil miydi? Şeytanın günahını mı alıyoruz milyonlarca yıldır?

Dona: İblis bir sembol olmayı sevgiyle kabul etti. Hepsi bu.

Ben: Kötü adam rolünü mü teklif ettin ona?

Dona: Alemde hep beraberdik. Tüm ruhlar, sen ve ben. Ben ruhumdan bir parçanın tekamül etmesine karar verdim. Bu serüvende kimlerin yer almak istediğini sordum.

Ben: Şeytanın rolü neydi tam olarak?

Dona: Tekamül serüveninde iyinin karşıtının yani kötünün de olması gerekiyordu. Şeytanın ve ekip arkadaşlarının görevi ise insanlık tarihi boyunca kötüyü temsil etmekti. Kuran’da hem İblis, hem de şeytan kelimeleri ayrı ayrı geçer. Adem ile ilgili olaydan önce ondan İblis diye bahsedilir. Şeytan İblis’in insanın yaratılışından sonra taşımaya başladığı addır. İblis kendi adı; şeytan ise üstlendiği rölün adıdır. Şeytan şeytanın avukatlığını yapmak üzere dünyaya gelmiştir. Senin doğruyu yanlıştan ayırt etmeni kolaylaştırmak için.

****

Ahireti inkar ettirip, ayet cımbızlama yöntemiyle reenkarnasyon inancını benimsetme böylelikle Kuran’da vurgulanan “hayatın bir sınav olduğu” felsefesinin yerine, “hayat bir okuldur aslolan tekamüldür, herkes düşe kalka da olsa tekamül etmek için bu dünyadadır” felsefesini benimsetme (ki bu da ödül/ceza sistemini kaçınılmaz bir şekilde yok eder çünkü)

Sayfa 77,78,79’da ahireti inkarı etmenin temeli oluşturulduktan sonra sayfa 80’de reenkarnasyon inancı aşılanıyor.

Kitapta Bakara Suresi 56. ayet reenkarnasyona delil olarak gösteriliyor:

“Sonra, ölümünüzün ardından sizi dirilttik ki, şükredebilesiniz.”

Buradaki “şükredebilesiniz” kelimesinden yola çıkarak ayette ölümden sonra yeniden bedenlenince şükrettiklerinden bahsedildiği iddia ediliyor.

Oysa ayet bağlamından çıkarılmazsa “apaçık” çünkü 55. ayet şöyle:

“Siz şunu da söylemiştiniz: “Ey Mûsa! Biz, Allah’ı apaçık görmedikçe sana asla inanmayacağız.” Bunun üzerine sizi yıldırım çarpmıştı. Ve siz bakıp duruyordunuz.”

Bu ayetlerin reenkarnasyonla uzaktan yakından alakası yok!

****

Tekamülünü / evrimini tamamlamaya yaklaştığını söyleyen, yeniden doğup- doğmama seçeneğinin kendi elinde olduğunu iddia eden yarı-tanrı bireylerden oluşan sözde “farkındalık sahibi”, kibirli, üstün, elit bir ırk oluşturma.

Sayfa 429 – 18. Bölüm

Ben: Şimdiii, Hz. İsa model insan ya. Tekamül etmiş ve tanrısallaşmış insan modeli. Amacın bu modeli çoğaltmak. 9. tekamül kuşağına ev sahipliği yapan dünyada, ona verdiğin özelliklerin de çoğalması lazım.

****

Araya doğru bilgileri serpiştirip, yanlış bilgiyi insanlara doğru ile birlikte empoze etme (spiritualist-ruhçu öğretinin vazgeçilmez taktiklerinden biridir)

Dinin kaynağının yalnızca Kuran olduğunu savunan rasyonel müslümanları kendi kötü oyununa alet edip, uzun vadede mezhep ve hadis savunurları karşısında mağlup duruma düşürmek

Sayfa 448-451  arası hadislerin dinin kaynağı olamayacağı ile ilgili mantıklı bilgiler içeriyor.

****

Kuran’da olmayan Mehdi/ Mesih kavramlarını varmış gibi gösterme

“Müteşabih ayet teknolojisi” adı altında ayetlere sembolik anlamlar yükleme- cımbızlama

Sayfa 500’de “Müteşabih ayet teknolojisi” altında bir “ayet cımbızlama methodunu” görüyoruz.

Dona: “Sabrettiğinize karşılık selam size. Dünya yurdunun sonu ne güzel.” (Rad, 24)

Ben: Ayet “ahirzamanı” tarif ediyor!

Dona: İsa’nın gönderdiği selamı tekrar alalım şimdi. “ Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün, diri olarak yeniden kaldırılacağım gün de” (Meryem Suresi, 33)

Ben: Aman Tanrım! İsa “ben geliyorum” diyor!

Rad suresi 24. ayet

Yaşar Nuri Öztürk çevirisi: “Selam size, sabrettiğiniz için! Ne güzeldir şu sonsuzluk yurdu!” derler.

Elmalılı Hamdi Yazır: “Selam sizlere, sabrettiğiniz için! Bakın dünya yurdunun ne güzel sonucu!”

Edip Yüksel: “Sabrettiğinizden ötürü selam (barış ve huzur) size olsun. Bu ne güzel son durak!”

****

Kendine elçi- seçilmiş- görevli misyonu yükleme

Sayfa 609

Dona: Beni seni “Son tefsir”i kaleme alman için tuttum.

****

Burada sayfa no’su ile belirttiklerimin dışında bu kitapta cennet ve cehenneme sembolik anlamlar yükleyen, daha da ötesi cehennemi komple inkar ettiren bölümler de mevcut.

Eleştirim Burak Özdemir’in fikirlerinin böyle olmasına değil, nitekim günümüzde –bilhassa da son dönemde- benzer içerikte pek çok kitap yazılmakta ve kitapçılardaki raflardaki yerini almakta. Benim eleştirim Burak Özdemir’in bu fikirlerini/sanılarını, Kuran’ı kullanarak, ayetlerin anlamlarını eğip-bükerek Kuran’la uyumluymuş gibi göstererek insanlara sunmasında ve Kuran’ı çok iyi bilmeyen, onun mesajını henüz yeterince kavrayamamış insanlarda inanç sapmasına neden olmasına…

****

Kimbilir belki de bir zamanlar Adem’e ve eşine “Rabbinizin sizi şu ağaçtan uzak tutması, iki melek olmayasınız yahut ölümsüzler arasına katılmayasınız” diyerek öğüt verdiğini iddia eden ve yeminler ederek ayaklarını kaydıran İBLİS şimdi de;

“Rabbinizin Kutsal kitaplarda cehennem var demesi aslında korku düzleminden ötürü ya da cehennem vicdan azabı çekmenin sembolleştirilmiş hali…”

“Rabbinizin kitabında şeytandan sakının, o sizin için apaçık bir düşmandır demesi siz daha iyi kavrayasınız diye, aslında şeytan falan yoktur, kavramlar zıtlarıyla beraber var oldukları için size varmış gibi gözükmektedir…”

“Rabbinizin bu Kuran’ı göndermiş olması, o zamanlar insanlığın, günümüzdeki bilgilere hazır olmamasıydı.”

gibi fısıltılarıyla yalanlarına yalan katıyordur.

EDİP: Yesim bu eleştirini 19.org sitesinin MAKALELER bölümüne asmanı istiyorum. Tufan sitede senin adına bir bölüm açar ve oraya arada bir makale asarsın.. Böylece bu konu göndeme geldiğinde oradaki makalenin verilebilir. Ne dersin?

Tabi Burak arkadaşın da o eleştirine cevap verme hakkı var… Aynı sitede, ve senin eleştirinin altına cevaba bir link verilmesi gerekir… Selam.

CEMAL: Selam Edip. Bu yazarın kitabının ilk versiyonunu okudum. Versiyonları surekli yenilendiği için takip edemedim.

Anladığım kadarı ile bu arkadaş bu kitabın kendisine Tanrı tarafından yazdıırldığını iddia ediyor. Yani klavye tuşlarına basan kendisi ama yazdıran Allah.

Güzel görüşleri olmakla birlikte kitabında bir çok çelişki var. Örneğin kendisine besmelenin geçiş adedini yanlış verdiğini söyledim. Burak 1:1 de geçen besmelenin ayet oluşu nedeni ile sayıyı karıştırmıştı.(kıtap şu anda yanımda yok. İstenirse sayfa numarasını verebilirim.) Bende kendisine Tanrı’nın böyle basit hatalar yapamayacağını şeklinde bir mesaj atınca sitesinde şaka ile karışık geçiştirici bir cevap verdi. Buyuk bir ihtimal sonraki versiyonlarında bu BUYUK hatasını düzeltmiştir.

Son olarak kadim cin öğretilerinde yer alan Ying-Yang olarak bilinen kitabtan esinlenerek “kişilik kartları” yapmış. Bende ona unlu psikolog Carl Custav Jung bile Ying-Yang kitabından etkilenmişti. kitleleri etkilemek için iyi bir yontem seçmişsin tebrik ederim şeklinde bir mesaj attım. Bana cevap vermedi. Galiba alındı. Çünkü bu kartların maddi getirisinin iyi olacağı ile ilgili patavatszı bir cümle kurmuştum.

Herşeye rağmen, Burak en azından konuşalacak hoş görüye ve eleştiriye açık bir kişiliğe sahip.

 

Share