Arizona’dan bir Kürdün tavsiyeleri

Share

Arizona’dan bir Kürdün tavsiyeleri

– Taraf – Istanbul – 21.07.2010

EDİP YÜKSEL *

    

 

Kürt sorununu PKK’nin tekelinden kurtarmak için harekete geçen, Anadolu’da barış ve adaletin gerçekleşmesi için kafa yoran bir grup Kürt lideri benimle irtabata geçti. Kürt sorununu tartışmak için Diyarbakır’da bir toplantı yapacaklarmış. Bu toplantı için öneri va tavsiyelerimi istediler. Ben de kendilerine aşağıdaki maddeleri yazıp gönderdim.

Selam arkadaşlar:

Kürt Sorunu üzerinde ciddi öneriler içeren bir makale yazacaktım. Maalesef, basım için yetiştirmeye çalıştığım kitaplar ve Oxford Üniversitesi’nde Haziran ayında gerçekleştirdiğimiz İslami “Reform için Kritik Düşünenler Konferansı” ve Avrupa turu beni çok meşgul etti. Böyle olunca size alelacele yazılmış birkaç maddelik öneriler gönderiyorum. Buna daha önce Kürt sorunu üzerinde yaptığım internet tartışmalarını ekliyorum. Bu tartışmaların pratik bir yararı olmayabilir, ancak halkımızı Türküyle ve Kürdüyle bir hayli duygulandıran ve provoke eden düşünce ve duyguların analizinde yararlı olabilir. 

Aşağıdaki maddeleri tartıştıktan sonra geliştirip bir manifesto haline dönüştürebiliriz. Daha sonra bu manifestoyu halkın imzasına sunabiliriz…

1- Kürtler olarak bizim Türkiye’yi bölmek gibi bir amacımız yoktur. Sadece Kürt dili ve kültürünün yasaklanmadığı, yadırganmadığı bir ortamda Türk kardeşlerimizle eşit haklara sahip olarak barış içinde yaşamak istiyoruz.

2- Geçmişin kin ve intikamıyla da yaşamayacağız, ama tekrarlamamak için geçmişi unutmayacağız. Geçmişte Kürtlerin varlığının inkâr edildiğini, başka hiçbir dil yasaklanmazken Türkiye’nin yüzde 15’inden fazlasını oluşturan Kürt yerlilerinin dillerinin yasaklandığını, birçok Kürdün ana diliyle konuştuğu veya yazdığı için hapislere atıldığını, Kürtlerin çoğunlukta olduğu birçok köyün adlarının değiştirildiği, Kürtlerin çocuklarına Kürtçe isim takmalarının veya Nevruz’u kutlamalarının yasaklandığını, binlerce Kürt köyünün boşaltılıp sakinlerinin büyük şehirlerin banliyölerindeki gecekondulara sürüldüğünü, benzeri ve hatta daha acımasız haksızlık ve saldırıların Irak veya İran’daki Kürt kardeşlerimize karşı sistematik bir politika olarak gerçekleştirildiğini ve daha nice faşist politikanın “ulusun bütünlüğünü korumak” paranoyası veya propagandasıyla gerçekleştirildiğini yaşadık ve biliyoruz. Bunları unutmamız mümkün değil. Kuşkusuz Türk kardeşlerimizin de unutamıyacakları haksızlıklar ve kötülükler vardır. Ancak bunları bahane yaparak adil bir ortamın yaratılmasına ve halkların barış içinde Anadolu denen coğrafyada birlikte yaşamasına engel olmamız rasyonel bir tavır olamaz.

3- Kürt Açılımı adı altında, Türkiye’deki faşist zihniyet tarihe gömülürse beraberinde PKK şiddeti de tarihe gömülecektir. Amerika zorda kalıp zencilere hak tanıyınca beyaz ırkçılar şikâyetlerde bulunuyorlardı. Zencilerin Amerika’yı bölmesinden ve yıkmasından korkuyorlardı. Ama, ırkçı politikadan ve uygulamalardan vazgeçilince, ne KKK, ne Black Panther kaldı ortada. Benzeri olay IRA ile İngiltere arasında gerçekleşti. Tabi ki ırkçılık ölmedi, ama eski zehirleyici ve yıkıcı gücünü kaybetti o ülkelerde. Bunu inşallah Türkiye de yaşayacaktır. Kürtçülere ve Türkçülere rağmen.

4- MHP nasıl ki Türkleri temsil edemezse, PKK de Kürtleri temsil edemez, etmemeli. Kürt halkı barış ve adalet istiyor. Bunun gerçekleşmesi için yasal, psikolojik, enonomik, sosyal, ve uluslararası bazı reformlar gerçekleşmeli.

5- Psikolojik avantaj amacıyla da olsa bazı değişimler yapılabilmeli. Örneğin, farklı etnik köklere sahip mozaik gibi birçok halkın birlikte yaşadığı Osmanlı Devleti’nin yerine kurulan devletin isiminin çoğunluğu teşkil eden etnik grubun ismi olarak seçilmesi faşist politikalarla birlikte değerlendirildiğinde bir talihsizlik olmuştur. Ancak bu ismin değiştirilmesini beklemenin pek realist olmayacağını biliyoruz. Ne var ki, Türkiye vatandaşlarının Türk yerine Türkiyeli olarak adlandırılması ırkçı ve bölücü duyguları ve sürtüşmeleri azaltacaktır.

6- Eyalet sistemi kabul edilmeli. Eyalet sistemi birçok ülkede başarıyla uygulanıyor. Eyalet sistemi sadece etnik çelişki ve çatışmaları azaltmakla kalmıyor aynı zamanda dinî konuda hassas bölgeler için de Anayasa’ya uygun olması koşuluyla esnek yasalar çıkarma imkânı vermektedir. Bu konu ciddi bir biçimde tartışmaya açılmalı.

7- Kürtçe dili orta, lise ve üniversitelere “dost dil” veya “ikinci yerli dil” diye ders olarak sunulmalı. Bu dersler, Kürt oranının yüksek olduğu Güney ve Doğu Anadolu’da İngilizce ve Arapça gibi ikinci dil olarak öğretilmeli.

8- Türkiye Cumhuriyeti’nin doğumundan sonra isimleri değiştirilen Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki tüm il, ilçe ve köylerin isimleri asıllarına dönüştürülmeli. Devlet zoruyla yukardan aşağı dikte edilen bu isimlerin bir kısmı tüm çabalara rağmen halk tarafından benimsenmemiştir. Örneğin, ismi haritada ve resmî evraklarda Güroymak olarak değiştirilen doğum yerim ilçe yöre halkı tarafından hâlâ Norşin olarak anılmaktadır.

9- Okullarda ders kitabı olarak okutulan tarih kitapları yeniden yazılmalı ve Kürtlere uygulanan sansür ve ambargo kaldırılmalıdır. Kürt, Çerkes, Boşnak, Laz gibi azınlıkların tarihi ve kültürü de eklenmelidir. Bu bir zenginliktir.

10- Türk alfabesine, Kürt alfabesini de içine alabilmesi için X harfi eklenmelidir. Hatta, Türkçe konuşan Türkmen, Kazak, Tacik, Azeri gibi boyların çoğunluğu oluşturduğu ülkelerle uluslararası bir konferans düzenlemeli ve ortak bir alfabe kullanılması konusu araştırılmalıdır.

11- Kuzey Irak’taki Türkmenler ve Kürtlerle daha sıkı ilişkiler kurulmalı ve sınır bölgesinde, Amerika ile Kanada ve Meksika arasında maquiladora benzeri özel vergi ve çalışma yasaları ile desteklenen sanayi bölgeleri oluşturulmalı.

12- Asker sayısının bir ordunun gücünü pek yansıtmadığı bir çağda yaşıyoruz. Askerlik yaşına gelen gençlere ikinci bir tercih hakkı verilmeli. Bu tercih öğrenim düzeyi, iş deneyimi ve beceri gibi bazı koşullara bağlanabilir. İkinci şık doğduğu bölgenin dışında başka bir bölgede bir yıl boyunca kamu için çalışma olabilir. Belli bölgelerde çalışma süresi o bölgelere hizmeti teşvik için kısaltılabilir. Dahası, doğum veya ikamet bölgesinden uzaklıkla orantılı olarak da kısaltma imkânları sağlanabilir. Böylece, Tekirdağ’da yaşayan bir genç Hakkâri’de kamuya hizmet etmeyi seçebilir, Diyarbakır’da doğan/yaşayan bir genç İzmir’i seçebilir. Kamu hizmeti seçen gençler askerler gibi barındırılmalı ve zaruri ihtiyaçları giderilmelidir. Böylece hem halka hizmet götürülmüş, hem gençlere çalışma tecrübesi kazandırılmış olur, hem de Türk ve Kürt halklarının birbirlerini yakından tanıması ve aralarında yapıcı ve iyi ilişkilerin kurulması teşvik edilmiş olur.

13- “Türkiye Türklerindir” diyen Hürriyet Gazetesi’ne nazire olarak “Türkiye Kürtlerindir” diye slogan atan bir gazete çıkarmak yerine, “Türkiye hepimizindir”, “Türkiye orada yaşayanlarındır” veya “Türkiye adalet ve barış isteyenlerindir” gibi bir slogan atan bir gazete çıkarılmalıdır.

Share